13 Şubat 2017 Pazartesi

BİREYSEL EMEKLİLİK SİTEMİNE OTOMATİK KATILIM

2000 yılında yasama organına, emekliliğe ilişkin o günlerde kamuoyunun pek alışkın olmadığı bir tarzda yasa taslağı sunuldu. Yasa taslağında sözü edilen emeklilik sistemi, “bireylerin harcanabilir gelirleri üzerinden yapacakları tasarruflara yönelik bir sistem” olarak tarif edilmişti.  Bu tarifle, çalışanın net ücretini nasıl harcayacağı konusunda terbiye edileceği bir sistemin kurgulandığını görmekteyiz. 


Türkiye sermayesi üzerinde arkeolojik kazı yapıldığında katman katman biraz ton farklılığıyla benzer kurgularla karşılaşıyoruz. Ücretin harcanırken nasıl sermayeye dönüştürüleceğine ilişkin kurgular.  Bu düzenlemelerin her biri sermaye birikim koşullarının tonunu taşımaktadır.

Tablo. 1. Türkiye’de Harcanabilir Geliri Düzenleyen Yasalar
Yıl
Kanun
1941
Tasarruf Bonoları İhracına Dair Kanun
1961
Yatırımlar Finansman Fonu Teşkil ve Tasarruf Bonoları İhracı Hakkında Kanun
1961
Ordu Yardımlaşma Kurumu
1971
Memur Yardımlaşma Kurumu
1986
Memurlar ve İşçiler İle Bunların Emeklilerine Konut Edindirme Yardımı Yapılması Hakkında Kanun
1988
Çalışanların Tasarrufa Teşvik Edilmesi ve Bu Tasarrufların Değerlendirilmesine Dair Kanun
1999
İşsizlik Sigortası Fonu
2001
Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanunu

Yukarıdaki adı geçen yasal düzenlemelerle önemli düzeyde gerek devlete gerek özel sektöre kaynak yaratıldı. Bu düzenlemelerin her biri geniş bir akademik araştırma konusu olabilecek niteliktedir. Şimdilik bunları bir kenara bırakıp kamuoyu gündeminde olan ve özellikle işçileri ve memurları ilgilendiren “otomatik katılım” olarak adlandırılan Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanununda  Ağustos 2016'da yapılan değişikliğe odaklanmak gerekmektedir. Yine “tasarrufların artırılması” gerekçesi ile yapılan değişiklik, yasama organının gündemine alınıp kanunlaşması 24 saat içinde gerçekleşmiştir. 2001’de gönüllü olarak emeklilik sistemine katılım söz konusuyken yapılan değişiklik ile neredeyse cebri hale gelmiştir. Sosyal Güvenlik Kurumu kapsamına dahil çalışanların (4a ve 4c kapsamında çalışanlar) büyük bir kısmının kademeli olarak bireysel emeklilik sistemine “otomatik katılım” adı altında zorla katılmasının sağlanması öngörülmüştür.  Çalışanları ücretlerinin ( prime esas kazançlarının) %3’ünün kaynaktan kesme usullüyle bir bireysel emeklilik şirketinin yönettiği emeklilik fonuna aktarılması planlanmıştır.

Çalışan sayısına bağlı olarak şirketlerin bireysel emeklilik sistemine katılımı kademli olarak gerçekleşecektir. İki yıl içerisinde kayıtlı çalışanların büyük bir çoğunluğu sisteme dahil olacaktır. Kasım 2016 itibariyle 17 milyon kişi (4a ve 4c kapsamında) aktif olarak çalışmaktadır.  2017 yılı sisteme dahil olacaklara ilişkin tahminler aşağıdaki tablodaki gibidir.

Tablo 2 . 2017’de sisteme dahil olacak çalışan sayısı
İşyeri  büyüklüğü
Sisteme giriş tarihi
Toplam çalışan sayısı
Bes’e gireceklerin sayısı
1000 ve üzeri
1 ocak
1.400.000
1.120.000
250-999
1 nisan
4.832.277
3.500.000
100-249
1 eylül
1.758.592
1.406.873
Toplam

7.990.869
6.029.873
2017 yılında sisteme yaklaşık 6 milyon kişinin dahil olması beklenmektedir. 24 saat içinde yasalaşıp uygulamaya geçmesiyle bireysel emeklilik şirketlerine devasa kaynak aktarılmış olunacaktır. Kabaca bir hesap yapıldığında;

Asgari ücrete ait 01 Ocak 2017 ile 30 Haziran 2017 arası taban prime esas kazanç:1.777,50 TL’dir.  Bunun %3’u 53,325’tir.  2017 yılı için sisteme 6.029.873  çalışan dahil olacaktır. Dahil olan yaklaşık 6 milyon kişinin asgari ücretli olduğunu varsaydığımızda aylık 321.542.977 TL’lik kaynak aktarılacaktır. Bununla beraber devlet her katılan kişi için katıldığı fona bir defalığına 1000 TL katkı payı verecektir.  Bu da 6.029.873.000 TL’lik kaynak demektir. Ocak 2017 itibariyle bireysel emeklilik toplam  fon tutarı 55 milyar civarındadır.  Bu durumda bireysel emeklilik sistemi kurulduğundan itibaren biriktirdiğin fonun yarısını iki yıl içinde biriktirebilecektir.

Görünen o ki bireysel emeklilik sisteminde kaynak daha da fazla birikecektir. Asıl önemli bu kaynakların nasıl kullanıldığı ve finansal piyasalarla ilişkisinin ne olduğudur. Öncelikle bireysel emeklilik alanında 18 emeklilik şirketi vardır. Bu emeklilik şirketlerine ait 250’ye yakın emeklilik fonu vardır. Bireysel emeklilik sistemi 2003 yılında işlemeye ve şirketlere ait fonlara paralar akmaya başladı. 2017 Ocak ayı itibariyle sistemde 55 milyar TL birikmiş durumdadır. Bu kaynak kamu borçlanma kağıtlarının ağırlıklı olduğu fonlarda değerlendirilmiştir. 2003 -2016 arasında ortalama %50’den fazlası kamu borçlanma senetlerine yatırıldığı görülmektedir.

Tablo 3. Emeklilik Yatırım Fonlarının Tarihsel Konsolide Portföy Bilgileri
Yıllar
Hisse Senedi
Kamu Borçlanma
Senetleri
Diğer
2003
11,18
69,46
19,35
2004
13,32
72,44
14,24
2005
11,12
80,41
8,47
2006
8,59
73,03
18,37
2007
11,6
68,87
19,53
2008
7,68
69,74
22,58
2009
10,01
68,68
21,31
2010
11,99
57,78
30,23
2011
12,09
60,19
27,72
2012
15,96
58,04
26,00
2013
14,04
58,88
27,08
2014
13,52
56,95
29,53
2015
14,43
48,09
37,48
2016
11.50
46,50
42.00

2003 yılından itibaren bireysel emekliliğe ilişkin yapılan her düzenleme harcanabilir gelirin disipline edilerek finansal sermaye dönüştürülmesi sağlanmıştır. Bunu yaparken devlet kendine borçlanabileceği alan da yaratmış oldu. Katılımcı sayısının yüksek olduğu emeklilik fonlarına bakıldığında fonun portföyünde ağırlık kamu borçlanma senetlerinden yanadır.  Ocak 2017 itibariyle 55 milyarlık emeklilik fonunun hikayesi ve gelecekteki durumu ilginçtir. Devlet 2003 yılından itibaren kamu sosyal güvenlik sisteminden finansal piyasalara sermaye akışı için çok kere bireysel emeklilik sisteminde düzenlemeler yaptı. Düzenlemelerin her birinin amacı sisteme sermaye enjekte etmek. Ve enjekte edildi. Otomatik katılımla daha da fazla edilecek. Sermaye enjekte ettiği yetmezmiş gibi devlet  sistemi kendisine uzun vadeli borçlanabileceği alan olarak kurgulamış gibi. Bireysel emeklilik şirketlerinin sermayelerinin oluşmasını sağlayan devlet,  bu sermayenin yeniden değerlenmesini de sağlayan  devlet. Kendinin sebebi devlet ve kendinin sebebi sermaye.


3 yorum:

  1. Sonuç? Soruma şaşırabilirsiniz belki. Yazının girişinden, gelişiminden baktığımızda son tahlilde çok fena bir eleştirisi var BES için derken, aksine biranda bitiverdi. Hani film biter, siz şaşkınlıkla yanınızdakine ara mı verdi dersiniz, çünkü inanamazsınız bittiğine. Öyle bir etki oldu bende.

    Sermaye enjekte etmekse vurucu cümle, ne olması gerekirdi?

    Uzun vadeli kaynak yaratmaksa sıkıntı olan, bu BES in günahı mı?

    Bir adaletsizliği vardı. O da tasarruf edene devlet desteği veriliyordu. Bu destek herkesden toplanan vergilerle, tasarruf eden azınlığa aktarılmasıydı. Bu kısmen zorunlu BES ile çözülmüş oldu.

    YanıtlaSil
  2. merhabalar yazının tak diye kesilmesi konusunda haklısınız. ben yazıyı uzun bir türkiyede bir dönem okuması diye planlamıştım. halende aklımda sizinde eleştirinizi dikkate alıp uzun bir yazı yazmak farz oldu.
    gelelim BES'İN günahının olup almadığı sorunuza. mesele BES ile tasarruf edenlere kaynak aktarılıp aktarılmadığı ya da kaynak aktarma biçimi. evet doğru sosyal güvenlik sisteminde bir sorun var emekli olmak münkünlüğün ötesinde artık. bence bunun yerine iki şey olmalı emeklilik yaşı aşağıya çekilmeli ve BES'e akan bu kaynak SGK'ya akmalı. daha toplumsal ve kollektif olmasını sağlar. Üstelik SGK bünyesinde isteğe bağlı emeklilik sistemi var zaten hali hazırda bu neden denenmez. BES bir emeklilik sistemi değil bir uzun vadeli yatırım sistemi. umarım yanıtlayabilmişimdir.

    YanıtlaSil
  3. Ferhat Bey, cevabınız için teşekkür ederim. Yazınız da,cevaplarınız da iyi kurgulanmış, bilgilendiren yazılar. Bu yazınıza uygun bir son göremeyince, sermayeye kaynak mı, BES'in günahı mı dedim. Yoksa yazınızda benim açından bir problem yok. Yazılarınızı merakla bekliyor olacağım.

    Emeklilik biz çalışanların bir hayali. Ama özellikle 4a (SSK)'lı çalışanlar, eğer ücretleri asgariden bildiriliyorsa, hakedecekleri emekli maaşları çok düşük olacak.(eniyi tahminle 900 TL. BES in kuruluş amacı salt bu düşüklüğü telafi etmek için değil tabi. Birçok amacı var sanırım.

    YanıtlaSil